Bu animeyi anlatmaya nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum.. Bu yazımla animeyi size ne kadar iyi anlatabilirim emin değilim aslında. Şu an yazdığım yazı gibi eleştiri yazıları veya hakkında yapılan yorumları okuyarak animenin hissettirdiklerini hissedemeyebilirsiniz. Bu yüzden size bu yazıyı okumadan önce animeyi izlemenizi tavsiye ederim. Zaten şunu da en baştan söyleyeyim, bu yazıyı yazarken objektif yorum yapamamış olabilirim..
"Saniyede beş santimetre."
"Ne?"
"Kiraz çiçeklerinin açışı.. Saniyede beş santimetreymiş.."
Anime bu minik diyalogla başlıyor ve böylece animenin ismiyle ilgili merakımız da ortadan kalkıyor. Adı belki birçoğunuzun da fark ettiği üzere ucu açık ve birçok şeye yorumlanabilecek türden, farklı bir ad. Ama neyse ki animenin en başından bu merakımız gideriliyor. Ve böylece, aralarındaki mesafelerin sevgilerinden hiçbir şey eksiltmediği iki kişinin öyküsü başlamış oluyor..
Film hakkında öncelikle şunu belirteyim, film üç bölümden oluşmakta. Kiraz Çiçeği, Kozmonot ve Saniyede Beş Santimetre adlı üç bölüm.
İlk bölüm, yani Kiraz Çiçeği'nde tüm olayların başlangıç noktası konu alınıyor. Takaki Tono, ana karakterimiz ailesinin işi sebebiyle sürekli seyahat eden, bir nevi göçebe hayatı yaşayan bir çocuktur. İlkokula başlayacağı sırada, ailesi iş sebebiyle yine başka bir yere taşınır ve Takaki mecburen oradaki ilkokula kaydolur.
Gittiği ilkokulda Akari Shinohara adlı yaşıtı bir kız çocuğuyla kısa sürede arkadaş olur ve zamanla aralarındaki bağ derinleşir. Zaten olaylar da böyle başlar. Takaki ve Akari henüz küçük yaşta olmalarına rağmen aralarında derin bir sevgi bağı oluşur ve birbirlerini koruyup kollamaya başlarlar. Her ne kadar etraflarındaki insanların alaylarına maruz kalsalar da, bir şekilde birbirlerinden hiç vazgeçmezler.
Belki iki çocuğun birbirlerine böyle hisler beslemeleri size tuhaf gelebilir. Hatta sıcak yaklaşmayabilirsiniz de. Ama ben bu düşüncelerden kurtulmanızı öneriyorum çünkü bu tür şeyler düşündüğünüz gibi tuhaftan öte, her insanın yaşayamayacağı özel hisler.. Hatta ben izledikten sonra keşke her insan bu kadar içten sevebilse diye düşünmüştüm. Size olaya bir de böyle yaklaşmanızı tavsiye ederim.
İkinci bölüm Kozmonot'ta Takaki ailesi nedeniyle taşınmak zorunda kalır ve böylece araya mesafeler girer. Artık lise üçüncü sınıf olan Takaki ve Akari her ne olursa olsun aralarındaki mesafeleri umursamayıp birbirlerine mektup yazarlar. Takaki, çoğu zaman uzaklara bakarak düşüncelere dalıp gider. Ancak bu sırada Takaki'nin fark etmediği biri vardır: Kanae Sumida.
Kanae, ortaokuldan beri Takaki'ye aşıktır ancak ne var ki hislerini itiraf edebilecek kadar cesur bir kız değildir. Çoğu kez Takaki'ye hislerini itiraf etmeye yeltenmiştir ama Takaki'nin düşünceli halleri onun bu fikirden vazgeçmesine neden olmuştur. Zaten daha sonraları Takaki'nin Akari'ye gönderdiği mesajları fark eder ve hislerinin Takaki'nin gözünde bir değeri olmadığını düşünüp kendine yeni arayışlar aramaya ve Takaki'yi unutmaya çalışır.
Üçüncü bölüm Saniyede Beş Santimetre Takaki ve Akari'nin yetişkin olup kendi yollarını çizdikleri zamanı anlatır. Takaki, artık iş sahibi genç bir adamdır. Düzenli bir hayata sahiptir ancak onun istediği tam olarak bu değildir. Takaki, iş yerindeki monotonluktan sıkılmıştır ve Akari'yi özlemektedir. Monoton hayatı ve özlemi onu şiddetli bir depresyona sürükler. Takaki hayatını özgürce yaşamak pahasına işinden ayrılır.
Bir gün karşıdan karşıya geçerken Takaki, Akari ile karşılaşır. Birbirlerini tanıyıp gülümserler ancak tam o sırada aralarından bir metro geçer. Takaki metro geçip gittikten sonra karşıya baktığında, Akari çoktan gitmiştir...
Düşüncelerimle ilgili daha fazla lafı uzatmaya gerek yok. Anlayacağınız üzere beni çok etkileyen bir anime. Genel olarak animeyle ilgili daha detaylı bilgi vermek gerekirse, yönetmen koltuğunda Makoto Shinkai oturuyor. Yapım yılı 2007. Animenin müzikleri ise Tenmon'a ait.
Animenin çizimleriyle ilgili tek diyebileceğim günümüz modern anime çizimlerine biraz uzak olduğu. Eğer eski çizimlerden hoşlanmıyorsanız çizimlerle ilgili fazla beklentiye kapılmamanızı öneririm.
Dediğim gibi eleştirirken objektif olamamış olabilirim. Elimden geldiğince animeyi anlatmaya çalıştım. Umarım yazımı beğenmişsinizdir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder